Selam millet, uzun bir aradan sonra buradayım. Bu uzun araya neler sığdırdım neler; evlendim, ameliyat oldum, askere gittim geldim (6 ay), Uşak 112’ye tayin oldum…
İlk buluşma faslını geçtiğimize göre ana konumuza dönebiliriz, neydi o, sahi tamam tepede kocaman yazıyormuş, SAYGI!
Neydi saygı? Nasıl tanımlanıyordu, nasıl bir davranış sergilediğimizde saygılı oluyordu da hangi davranışlarda saygı dışına çıkıyorduk biz… Bunlara değinelim biraz, unutmuşuz çünkü saygıyı ya da hiç öğrenememişiz milletçe bilmiyorum..
Saygının kelime anlamı TDK’ya göre şu şekilde:
1. isim Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram:
“İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir.” – Yaşar Kemal
2. isim Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.
Aslında güzel kelimeler kullanmış TDK, mesela bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi ve hürmet… Gerçekten saygı aslında bir hürmet değil mi ya da hürmetin olmadığı yerde saygı olabilir diyebilir miyiz? Bence hayır, diyemeyiz. Çünkü kahvesini getiren garsona hürmet duymadan teşekkür eden insan sadece gösteriş yapıyordur, orada saygı olabilmesi için gerçekten o garsona hürmet göstermek gerekir. Bir şey olduğunda onun işi bu diyecekseniz teşekkür etmeniz sadece nezakettir. Nezaket ise gösteriştir. Burada lütfen nezaketin gösteriş olduğunu söylememe tepki göstermeyin, gösteriş deyince kötü bir şey gibi geliyor ama öyle değil, nezaket iyidir.. Nezaket saygıdan yoksun olunca gösteriştir… Falan filan bu kısma fazla kafa yormadım, varın görün yazıyı çatır çatır doğaçlama yazıyorum, belki üstüne kafa yormam gerekirdi sonuçta önemli bir konudan bahsediyoruz, saygıdan..
Mesela değişmiş bir insana geçmişteki davranıştan yola çıkarak konuşmak da bir saygı yoksunluğu değil midir? Evet evet öyledir, anlamayanlar için şöyle söyleyebilirim, zamanında birisini öldürmüş (gerekçesi önemsiz), içeri girip cezasını yatmış, tövbe ederek çıkmış ve gerçekten çok iyi bir insan olmaya çalışan birisine geçmişte birisini öldürdü diye katil sıfatıyla hitap etmek gibi düşünün.. Bu saygısızca bir davranış olmaz mıydı? Veya sokakta yaşayan bir hayvanı ele alalım, sırf arabanızı park etmiş olduğu yere yattığı için onu kaldırmak, korna çalıp rahatsız etmek de saygısızlık değil mi? Saygı sadece insana mı olur?
Doğaya mesela, kaç kişi pikniğe giderken yanında çöp poşeti götürüyor ve çöplerini o poşete attıktan sonra çöpe atıyor, nadir. Kaç kişi arabasında giderken arabam kirlenmesin diye çöpünü aracında bekletiyor, nadir. Nerede kaldı doğaya saygı? Lafa geldi mi herkes doğayı çok seviyor, her Pazar pikniğe gidiyor, çünkü çok seviyor, ee çöplerinle kirletiyorsun ya, bu mu sevgi? Evde de böyle misin, kirletiyor musun evini? Nerede kaldı saygı?
Düşüncelere saygısızlık peki? Bakın aslında en önemli noktalardan birisi bu, bunun milletçe hastalığımız olduğunu düşünüyorum ben. Bizde düşünceye saygı kavramı yok ya da gelişmemiş. Size normal olan şey doğrudur, başkasına doğru olan şeye karşı direnmelisiniz çünkü sizin doğrunuza aykırıdır, onun düşüncesi sizin için bir önem arz etmez değil mi? Hadi ama bu böyle, kabullenin bunu. Babanız size şu ortamda şöyle yapma derse bu size bağnazca gelebilir, gelebilir yani bunda sorun yok. Sorun şurada başlar, “niye?” diye sorduğunuzda. Sizin için o ortamda öyle yapmakta sorun yoktur, sorgularsınız. Sorgulamaya başladığınızda ikna edilmeye ihtiyacınız olur ama karşınızdaki babanızdır, sizi ikna etmesine gerek yoktur. Ona göre bu hoş bir davranış değildir ve onu rahatsız ediyordur, hala sorgulamaya devam mı edeceksiniz? Muhtemelen evet, edersiniz ve burada da ne onun düşüncesine ne de ona saygı göstermediğiniz kabak çiçeği gibi ortaya çıkar. Ona saygıyla ne alakası var demeyin, gerçekten saygı duyduğunuz insanlara karşı bu soruyu soramazsınız. Ya da gerçekten saygı duymak zorunda olduğunuz insanlar diyelim, çünkü onlar genellikle sizin maaşınızı yatıran ya da sizi yerinizden edebilecek insanlardır. Mesela patronunuza bunu diyemezsiniz çünkü ucunda kaybedeceğiniz bir iş vardır. Ama aile fertlerinize diyebilirsiniz çünkü ailenizi bu tür şeyler için kaybetmezsiniz, o ailedir gitmez. Demek ki saygının en büyük ölçütü korku… En azından 21. yüzyılda böyle. Korkuyla duyulan saygının ne anlamı var ki?
Ee, hani sevgi? Sevgi olmadan saygı olur mu? Durun durun o konuda da diyeceklerim var, biraz önce de bahsettiğim gibi en çok saygısızlıkları kime yaparız biliyor musunuz? Bizi en çok seven insanlara… Çünkü onlar biraz aptaldır, sizi çok severler, durum böyle olunca suistimal edilmeye de her zaman müsait olurlar. Çünkü yaptıklarınız kırıcı olsa da affedileceğinizi bilirsiniz ya bir gün affetmezlerse? Ağzınızla kuş mu tutacaksınız, emin olun o insanlar için bunu yapmanız gerekirse yapmaktan kaçınmayın, tutamayacaksınız belki ama o çaba bile birçok şeyi affettirir.
Yanisi unutmuşuz biz saygıyı. Düşünceye, hayvana, insana, doğaya, dahası da kendimize. Kendimize duyulan saygıyı düşünmeden o kadar çok hareket etmişiz ki bugün o saygıyı beklediğimiz hiçbir insandan zerresini alamıyor olmuşuz. Sonra sinirli, agresif, itici bir karaktere dönüşmüşüz. Yani o konuda da suçlu biziz. İnsanlar size saygı duymuyorsa sebebi sizsinizdir, emin olun. Kendinizi çok alçak gönüllü tutarsanız bu durum oluşabilir, tevazu gösterdiğinizde bunu anlayıp saygı duyacak insan sayısı çok az bu ülkede. Sevdiğinizde tepenize çıkmayacak, yüz verince astarını istemeyecek insan sayısı çok nadir, bakın çevrenize, en yakınlarınızda bile onları göreceksiniz. Neyi değiştirir görmek, biraz daha can sıkmaktan başka? Can biraz sıkılır ama belki siz değişince onlar da değişmek zorunda kalır, çizgiyi çizip o çizgiyi koruduğunuzda onlar da farkına varır bir şeylerin, işte bu hareket de tam olarak öz saygınızı arttırır, tavsiye ederim. Askerde çok faydasını gördüm, gerçek hayatta niye görmeyelim? Hadi, bugünden itibaren bir şeyleri değiştirin…
Konu saygıydı ama genellikle saygısızlıktan bahsettim fark ettiğiniz üzere, bu saydıklarımın tam tersini düşünün, onlar saygının ne olduğunu size gösterir.
Önceki yazım: Sayımız 43 Eksik