Biraz geçmişe dönerek başlayacağım bu denememe, lise hayatıma..
Lise 2 veya 3, pek hatırlamıyorum. Ailevi ve maddi olarak bir takım zorluğun içindeyiz, annem sabahları kahvaltı hazırlasa da kalkıp yemezdim, hala aynıdır, hala erken saatlerde kahvaltı yapamam. Bunun yerine okula gelip okuldaki sıcak poğaçalardan (poğaçalar sıcak olunca çok güzel gidiyordu mideye) en az 2 en fazla da 3 tane yer karnımı doyururdum. Karnımın doyduğunu bilmeme rağmen genellikle 2. derse girdiğimizde (kahvaltıdan ortalama 1 saat sonra) midemde bir guruldama meydana gelirdi. Siz deyin mide gurultusu ve ben diyeyim Gök Tanrı savaşı.. Öyle bir gürültü geliyor midemden ve ben de bundan oldukça çekiniyorum. Ben bu durumdan çekindikçe stres basıyor bu sefer de koltuk altlarım terlemeye başlıyor, sol koltuk altım sağ koltuk altıma göre daha fazla terler benim, ter bezlerimdeki anormallikten ötürü bir durum. Yani karnım tok olmasına rağmen midemde bir gurultu, ardından stresle gelen terleme olayı kısır döngü olarak birbirini takip ediyor. Bu durumu çözmek için yediğim poğaça sayısını yükseltmeyi denedim, poğaça yerine tost yemeyi denedim hatta ve hatta evde kahvaltı yapmayı bile denedim ama tek başıma çözemedim. Bu stresi 1 ay kadar yaşadım, stresimin sebebi de acaba karnımın gurultusunu başkası duyuyor mu, duyuyorsa aç olduğumu falan düşünmesinler diye… Neyse sonunda aklı başa devşirdim ve hastaneye gittim, anlattım doktora durumu, adam oldukça sakin ve önemsizmiş gibi dedi ki “gastrit var”. Gastrit? Bu mudur yani, benim onca stresimin tek sebebi gastrit mi? 2 ilaç yazdı birisini kullandım bir süre ardından onu da bıraktım, diğer ilaç zaten bulantı ilacıydı gerek yoktu kullanmaya. Neyse gel zaman git zaman derken ben bu durumdan çekinmemeye başladım, ben çekinmemeye başladığımda midemdeki gürültü azaldı, o an fark ettim ki benim olayım stresmiş, bunu anladığım anda tedaviyi de bulmuş oldum.
Lise zamanlarımda henüz karakterim yeni yeni otururken bu gibi bir durum yaşadım. Ardından üniversite hayatına geçtiğimde işim gereği sabah erken kalkıp Küçükbakkalköy’den Mecidiyeköy’e gidiyordum, ofis katımız 8. kattaydı ve asansör çoğu zaman dolu olduğu için o katları birbir çıkmam gerekiyordu. Bunun sonucunda ise deli gibi terlemiş oluyordum, bu durum ister istemez can sıkıcı oluyordu, herhangi bir çanta taşımadığımdan dolayı deodorant da taşıyamıyordum yanımda. O yüzden ofise girmeden önce 5 dakika soluklanır ve terimin kurumasını beklerdim. Yine aynı bu şekilde bir gün terimi kuruttum ve masamın başına geçtim, ardından çok sevdiğim kişiler arasında yer alan Burak abi geldi ofise ama nasıl geldi görmelisiniz, mavi gömlek giymiş ve gömlek tabiri caizse sırtına yapışmış. Gömleğin önü bile ıslaktı, “abi” dedim, “su falan mı döküldü üstüne”, “yok lan ben çok terliyorum” dedi. O an anladım insani kusurlardan çekinilmemesi gerektiğini. İnsan vücudu bu, aşırı yüklenirsen elbet ki terler ve oldukça normal bir durumdur. Terlemek ayıp değil, çok fazla terlemek de ayıp değil hatta cımcılık olmakta ayıp değil, bu gibi durumlarda rahat olun, çok terliyorsanız kendinize iş yerinizde veya aracınızda bir deodorant ayarlayın, teriniz kurumadan bolca sıkın vücudunuza uygun bir yerde, terden ötürü gömleğiniz ıslanmış ama tişörtünüzde tuz lekesi olmuş çekinmeyin. Bunlar insani kusurlardır, herkeste olabilir ve yadırganamaz. Yadırgayan insanlar varsa da doğrusunu gösterin ki böyle bir ayıp yapmasınlar..
Önceki yazım: Seyahat Planım...