Herkesin bir anısı olmalı babasıyla ilgili gurur duyabileceği

8 Ocak 2018 (Pazartesi) - 22:20 - Ufuk ÇINAR

Uzun zaman oldu yazmayalı, sürç-i lisan olursa şimdiden affola.. Başlığı normalde “Herkesin bir anısı olmalı babasıyla” diye koyacaktım fakat alttaki videodaki gibi bir şey gelir aklınıza diye “gurur” kelimesini ekledim araya..

Yukarıdaki videoyu izlediyseniz ne demek istediğimi anlamışsınızdır, video bitti ve burayı okuyorsanız yazımın devamını şu jenerik müziği ile okumanızı isterim: https://www.youtube.com/watch?v=DRnTCkDkt7k

Benim babamla gurur duyduğum en güzel anım lise 4’te başıma geldi, ne güzel bir anıdır ki anlatmaya başladığımda gözlerimin içi güler, ne güzel anıdır ki aklıma her gelişimde kalbim yuvasının duvarlarını yumruklar, buradan babama onu çok sevdiğimi söylemek istiyorum, ardından yazı dizime başlayabilirim.

Biraz önce de belirttiğim gibi lise 4 zamanıydı. Ailevi problemlerden ötürü not ortalamam 70+ olan okul ile ilişkimi bir türlü sağlayamadım, keza lise 1’de de 64 gün devamsızlığımı raporlar ve izinlerle doldurmuştum, sakın yanlış anlamayın, kesinlikle başarısız birisi olduğumdan değil; başarımı beni tanıyan herkese sorabilirsiniz, dediğim gibi hayat her zaman güzel gitmez ki o zamanlar da bizim için güzel gitmiyordu. Gerek maddi gerek manevi anlamda çektiğimiz zorluklar ve sınıfımdaki insanların kutuplaşmasından dolayı doğan asosyalliğimdendir ki birkaç defa okulu bırakma kararı almışlığım var. O zamanları atlatmamı sağlayan en büyük dostum Muhittin Taylan Kaya’ya da milyonlarca kez teşekkür ederim varlığı için, her ne kadar zamansız ayrılıp büyük bir boşluk bırakmış olsa da ruhumda hala nice göz yaşlarıma sebeptir onunla olan anılarımız, dayanışmalarımız, dostluğumuz. Bu kısmı uzatırsam konudan şaşar yazı dizimi tamamlayamam, velhasıl kelam hiç de çıkmak istediğim bir kısım değil bu kısım. Hayatımın en güzel anlarını yaşadığım kişidir benim, can dostumdur, “Bizi sadece ölüm ayırsın!” diye yemin ettiğimiz ve bizi gerçekten ölümün ayırdığı insandır MTK benim için, yerini kimsenin dolduramayacağı bir boşluk vardır bu naçiz hayatımda. Ölümü sıcak kılan tek kişi olmuştur bugüne dek, açıkça söylemek gerekirse ölüm kelimesinin anlamını kör bıçakla bedenime kazımıştır bu şahıs, seninle geçirdiğimiz günlerin her birine ne kadar şükretsem azdır aziz dostum.

Nerede kalmıştık? Heh tamam, lise 4’te okulu bırakma kararlarım vardı, dersin ortasında sınıftan çıkıp günlerce okula gitmeyişim bile. Biz o sıralar ha battık, ha batacak durumdaydık. Pazarcılık mesleğini bazı durumlardan ötürü bıraktık ve bir bakkal dükkanı açmıştık. Kışa doğru yol alırken okulu bırakma kararımı desteklemeyen babam bir gün yine “Okulu bıraktım baba, bir daha gitmeyeceğim.” dediğimde destek oldu ve “Hadi madem, manav olacaksan araba lazım sana.” dedi ve kapattı bakkalı galeriye götürdü beni. Eski bir pikap bulduk, adamla pazarlık yaptı anlaştı falan ben seviniyorum, ne de olsa okulu bıraktım ve manav olacağım, para kazanacağım sonra öyle öyle ilerleyeceğim falan. Aynı gün pikaba 10 çuval kadar patates doldurduk ve yola koyuldum, yanımda kuzenim burak vardı sanırım, tam hatırlamıyorum. Bir köy gezdik satış yok, iki köy gezdik yok, üçüncü köyde 1 çuval sattım geriye kaldı 1 köy ve 9 çuval patates, o zamanlar Salihli’de oturuyoruz ve Taytan’a geçtik geri kalanını satmak için ama satış yok. Can dostum Taylan’ı aradım geldi, anlattım durumu, böyleyken böyle satış yok, cebinde olan parasını verdi, bende kasada olan patatesten sardım motorunun arkasına gitti. Salihli’ye döndük, babam kasaya baktı, getirdiğim paraya baktı iş yok… Aldı arabayı gitti tüm patatesi sattı geldi. Ben ister istemez yerin dibine girdim, bir laf vardır, yiyemeyeceğin y*****ın altına yatmayacaksın diye, ben yatmış bulundum. Ertesi gün babam sabahtan kalkıp üniformalarımı ütüleyip asmış kapıya, kaldırdı bir güzelce. Zaten durum her şeyi anlatıyordu, babam üstüne özlü sözünü patlattı, “Dirsek çürütmek oğlum, her şeyden güzeldir, sen dirseklerini çürütmeye devam et.”

Sonra mı? Sonrasına da geleyim..

Sonra biz battık. Dükkan battı, iflas etti. Sattığımız malı yerine koyamadık, en son devren sattık dükkanı. 1-2 hafta içinde babam asıl mesleği olan yağlı boyacılığa döndü, işler yolunda gitti ilk sene de kendi ekibini kurup götüreye iş almaya başladı. Şuan 1 evi ve 1 tane de güzel bir arabası var. Ben mi? Ben Paramedik oldum, Sağlık Bakanlığı için Simav 2 NOLU ASHİ 112’de çalışıyorum ve nişanlıyım. Ağabeyim üniversitelerini bitirdi ve KPSS’ye hazırlanıyor, annem evimizin baş köşesinde her gün muhteşem yemekler pişirip evi çekip çeviriyor, Allah’a bin şükür yuvarlanıp gidiyoruz. İşte benim babamla ilgili anlatacağım en gurur verici anım budur. He bu arada arabayı almamış aslında, zaten her şeyi tahmin etmiş, galerici tanıdığıymış ertesi gün geri götürdü arabayı. Allah babalarımızı başımızdan eksik etmesin arkadaşlar, onların kıymetlerini bilin.

Önceki yazım: Bir insanın en büyük başarısı...

1 Yorum

Yorum gönder