Filmi izlemeyenler için uyarı: Film hakkında ipucu içerebilir.
Bugün daha önceleri pis ve kalitesiz olması sebebiyle eleştirdiğim Salihli Çarşı Hollywood Sineması’nda her şeyi göze alarak 7. Koğuştaki Mucize filmine gittim. Eski yazımı hatırlayanlar sinemanın rezalet koltuklarını hatırlar. Hatırlamayanlar için link:
http://blog.ufukcinar.com/aman-ya-puff.html
Neyse ki bu sefer eski görüntüyle karşılaşmadım. Ses yalıtımı aynı olsa da koltuklar baştan sona sıfırlanmış, kaliteli bir havası vardı sinemanın. Filmin etkileyiciliğinden dolayı koltuklar için teşekkür etmek adına fotoğraflayamadım. Neyse, gelelim filme..
Film 1980’lerde yaşanan bir dramı, bir mucizeyi anlatıyor. Araştırmadım, filmde de *gerçek bir hikayeden alıntı* diye bir yazı görmedim ama gerçek olsaydı tam anlamıyla bir mucize denilebilirdi.
Bu saatten sonra ipuçları (spoiler) var uyarıyorum. Filmi izlemeyenler aşağıdaki kısmı okumasın…
Muğla'nın bir köyünde Memo isimli zihinsel engelli bir vatandaş, Ova isimli bir kızı ve Babane diye seslendiği babaannesi var. Memo zihinsel engelli olmasına rağmen aslında çok iyi yürekli, kızına düşkün, kötülük düşünemeyen, parası yetmediği için esnaf çantayı verse bile almayan ve para kazanıp o çantayı almaya giden birisi. Olaylar silsilesi de burada başlıyor aslında. Memo'nun yavrusu Ova çarşıdan geçerken Heidi'li çantayı görüyor ve çok beğeniyor. Fiyatı 400 lira olan çanta için Memo'nun cebinde yeterli parası yok. Esnaf Memo'ya, "Al sonra verirsin." dese de Memo bunu kabul etmiyor ve 23 Nisan Şenliklikleri'nde satmak üzere elma şekeri yapıyorlar babanesiyle. Yeterli parayı topladıktan sonra kızı Ova ile birlikte o dükkana gidiyor ama tam o sırada Sıkıyönetim komutanlarından bir Yarbay Heidi'li çantayı satın almış bulunuyor. Dükkandan çıktıktan sonra Memo çantayı tutup komutana parayı uzatıyor çünkü kızı Ova için o çantayı çok önemsiyor. Yarbay Memo'ya elinin tersiyle bir tokat indiriyor ve Memo yerde Ova da üzerine yatıyor.
Aradan gün geçiyor, Yarbay diğer komutanlar ve eşleriyle pikniğe gidiyor. Memo da koyunları otlatmak için o taraflarda. Çocuklar önce Memo'yla dalga geçiyor daha sonrasında Yarbay'ın kızı Memo'yla birlikte oynamaya başlıyor. Bu oyun sırasında Memo'nun hiçbir suçu olmamasına rağmen Yarbay'ın kızı kayalıklardan düşerek önce başını vuruyor sonra denize düşüyor. Memo da hemen arkasından atlayıp kızı çıkartıyor ama kız kurtulamıyor. Bunu gören Yarbay Memo'yu suçluyor. Özel dilekçeler yazarak Memo'yu tutuklatıyor. Sağlamdır raporunu da bir güzel hallediyor.
Memo hapishaneye düştüğünde koğuşunda çocuk katili olarak nitelendiriliyor ve ölesiye dövülüyor. Daha sonra koğuşundakiler Memo'nun engelli olduğunu, o çocuğu öldürmeyeceğini anlıyor. Hatta onun için kızı Ova'yı kaçak köçek koğuşa kadar sokuyorlar. Belirli bir süre sonra Memo'nun idam emri çıkıyor....
Bu kadar spoiler yetmeli bence… Gerisi filmde…
Filmin çoğu sahnesi dramı iliklerinizde hissettiriyor. Salonda hıçkıra hıçkıra ağlama seslerini duymadım, gözlerimden iki damla yaş da süzülmedi değil. Oyunculuklar, hikaye çok güzel. Ara ara geçişlerde yavaş olmasına takılsam da kurgu başarılı. Bugün harcayabileceğim en güzel 14 liraydı. Umarım ülkemizde güzel bir gişe rekoru kırar da bu şekil filmleri daha çok izleneme olanağına sahip oluruz.
Bu arada film için kapak resmi ararken filmin bir Kore filminden uyarlandığını gördüm. Olsun, böyle bir filmi sinemamıza kazandırdıkları için yeniden teşekkür ederim..
Önceki yazım: İnsanoğlu ayakkabı misali