Size sevgilisinden yeni ayrılmış ve her bokta eski sevgilisini suçlayan ergenler gibi “Kimseye kendinizden çok değer vermeyin, çok severseniz şımarırlar vb.” laflar etmeyeceğim. Sevgilisinden, 3 yıllık sevdiğinden (3 yılın kaçıncı ayında, gününde sevgi bitti bilmiyorum), ayrılan birisi olarak şaşırtıcı şekilde bunların tam tersini söyleyeceğim. Herkese olmasa bile sizin için değerli olan insanlara kendinizden çok değer verin, hatta öyle bir değer verin ki kendinizi unutun ve onun mutluluğu için gerekirse ölün. Ölümün anlamını çok iyi bilen birisi olarak söylüyorum bunu, gerekirse sevdiğiniz için ölün tabii sevdiğiniz ve sevginiz bir mantık çerçevesi içindeyse. Ölümden kastım da elinizi taşın altına koymaktan çekinmeyin demek, gidip kendinize zarar vermeyin. Ne olursa olsun kendinize fiziki olarak zarar vermeyin, bu sevmek değil psikolojik bir rahatsızlıktır. Bu tür şeyler yapıyorsanız uzman bir psikoloğa danışın ve destek alın, ayıp değil. Fiziki zararı geçtim, sevdiğiniz size psikolojik olarak zarar veriyorsa bundan sonrası sizin ne kadar akıllı olduğunuzla alakalı. Akıllı olan insan bunu gördüğü anda ayrılır, unutmayın, sevgi varsa akıl yoktur. Hem sevgi, hem akıl aynı anda yürümez. O ince çizgi hiçbir zaman yarı yarıya durmaz, ya akla ya sevgiye kayarsınız. Akla kayarsanız sonuç bellidir, ayrılırsınız ve kafanız rahat olur. Sevgide kalırsanız ruhen büyük işkenceler çekebilirsiniz. Tabi bu söylediklerimin hepsi sorunlu bir ilişki için geçerli. Yoksa ne var yani canım sevdiğinizle gayet iyi anlaşıyorsanız? Eğer sorunlu bir ilişkiniz yoksa (arada bir sorun elbet olur), gayet iyi anlaşıyorsanız aklı düşünmeye gerek yok, biriniz akıl olur diğeriniz sevgi. O zaman bu denge tutar işte. Ama dediğim gibi, sorunlu olmayan bir ilişkiniz varsa… Eğer öyle bir ilişkiye sahipseniz kıymetini bilin, arada bir aklı kenara bırakıp sevgiyle hareket edin. Yoksa s*ktiri boktan paçalar ıslandı diye darbe alırsınız, ayağımdan hasta oluyorum diye g*t gibi bırakılırsınız.
Sahi, sevgi neydi?
Sevgi cesaretti, sevgi güçtü, sevgi destekti. Peki seviyorum diyorsa ve cesareti yoksa ya da gücü veyahut desteği? İşte o zaman terazi şaşar, yengeç kovaya giremeden o bozuk terazinin oluşturduğu dengesizlik dalgalarında yolunu kaybeder. Demek ki seviyorum diyorsanız önce cesaretiniz olacak, sonra güç nedir bileceksiniz. Gücünüz yetmiyorsa kırmızı sınırı aşıp iyice yoracaksınız kendinizi, iliklerinize kadar yorgunluğu hissedeceksiniz ama yine de vazgeçmeyeceksiniz, taa ki sevgi denen yükü tepeye ulaştırana kadar… Kötü bir haberim var, sevgi denen dağın tepesi yok… Kısacası bazen boşa atacaksınız bayır aşağı, bazen sevginizin altında ezilip kalacaksınız, kibarlaşmaya gerek yok, gerekirse sevginiz için gebecereksiniz o yokuşlarda. İşte o zaman sevgi denecek, alışkanlık değil. Alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, bir de sevene sorun onu… Seven alışmıştan da beterdir. Bir kere gözü karadır, değil elini sıcak sudan soğuk suya sokunca ses çıkarmamak (ki bazıları elini o soğuk suya bile sokamıyor) sevdiği için ölüme atlar seven… İşte bu tür bir sevgi lazım insanlara. Bu tür duygular varsa arada, sevgidir onun adı. Aşk meşk hikaye, sıradan ve belirli bir zamanda kaybolan şeyler. Sevgi… Büyüleyici ve ölüme dek hatta ölümden sonra bile süren bir his.
Aşk’ın doğurduğu sevgiler ölebilir, sevginin doğurduğu aşklar ölümsüzdür!
Yani demem o ki ey seven, karşındakine “Seni seviyorum” diyorsan gerçekten sev. Sevmenin altından kalkabileceksen sev, hafif yokuşu gördüğünde devir düşürüp stop ettireceksen in o koltuktan. Bırak, usta şoförler devralsın. Yokuşu gördüğünde gazı kökleyebilecek cesarete sahipsen sev, arkandaki aile desteğini hissetmeden sev, hayatta sadece o varmış gibi sev, ondan başka kimsen yok gibi sev. Kerem’in Aslı’yı nasıl sevdiğini bilmem, Ferhat’ın Şirin için dağları nasıl deldiğini umursamam ya da Leyla için Mecnun’un çöllere düşmesi s*kimde bile değil benim. Seven, yanan olmasın. Birlikte yanın seviyorsanız, dibine kadar, iliklerinize kadar yanın sevginiz için. Geberin ulan geberin sevginiz için! Yansın içiniz… Gerçekten seviyorsanız, sevmenin hakkını veriyorsanız bir gülüşle uyuşacaktır tüm acılarınız. Kısacası müdür, “Seni seviyorum.” diyorsanız, gerçekten sevin. Kalbinizle sevin, yüreğinizle sevin, bütün her şeyinizle sevin.
Yine oldu gece 3… Ben sizlere sevgiden bahsederken siz g*tünüzde uçuşan pirelerin derdindesinizdir, ne mutlu ulan size. Hepinize gönül yarasız, sevgi dolu günler diliyorum…
Önceki yazım: Sevmiyorum...