Başlıkta belirttiğim gibi bugün Ramazan Şırasının tadına baktım. Ama ne bakmak!
Baskıya yetiştirmem gereken birkaç kartvizitin tasarımını bitirince iş aciliyetinden dolayı bugün saat 6’da (normalden 1 saat önce) çıktım iş yerinden. Baskıya vereceğim yer kaldığım eve 10 dakikalık mesafedeydi, gelirken almam gereken şeyler olduğu için BİM’e girdim. Malum, artık sadece su içtiğim için soğuk çay falan dikkatimi çekmedi. Tam dolabın yanından geçerken büyük cam şişede kırmızı bir içecek dikkatimi çekti. “Aaa, kızılcık mı şerbeti lan yoksa?” diye gözlerimi açıp pür dikkat dolaba yanaştım. (Kızılcık şerbetini vakti zamanında İzmir’in Kemalpaşa ilçesinin Bağyurdu kasabasında içmiştim ve çok beğenmiştim. Artık ne kadar beğendiysem aklıma geldiği her zaman içimi büyük bir sevinç kaplar ve içmek için can atarım.) Ne yazık ki dolaptaki şey kızılcık şerbeti değildi. Üstünde Ramazan Şerbeti yazıyordu, üreten firma ise pekte güzel meyve suları üretmeyen Jucy. “Neyse, o kadar sevindim hevesim kursağımda kalmasın.” diyerek aldım 1 LT’lik Jucy Ramazan Şerbetini. Yanında almam gereken şeyleri de alıp koyuldum ev yoluna. Eve geldiğimde biraz terlemiştim, poşetimde de buz gibi bir içecek vardı. “Ya Allah.” dedim ve diktim kafama. Evet bardağa koymadım, direkt olarak diktim kafaya. Neyse bir yudum aldım, şaşırdım. Bir yudum daha aldım, “Of ulan adamlar hakket vermiş hakkını be, helali hoş olsun verdiğim para.” diyerek içtikçe içtim. Sonunda 1 LT’lik şişenin dibini görür gibi olunca da fark ettim çok içmiş olduğumu. Neyse, ben Jucy’nin yapmış olduğu Ramazan Şerbetini çok sevdim, lezzet olarak oldukça güzel. İçinde de karanfil, tarçın gibi şeyler var. Zaten o kadar sevdim ki hemen evi arayıp anneme almalarını istedim :) Öyle güzel bir içecek işte :)
Önceki yazım: Yollarımız farklı