Tuğçe Becerikli’nin okuduğu unuttun beni zalim şarkısı eşliğinde, uzun bir yolculuk sonrası yorgunluğumla ofiste çalışıyormuş gibi yaparken yazıyorum bu yazımı.. (Şarkı)
Son zamanlarda dilimde dönüp dolaşan argo kelimeler nihayetinde blog yazılarıma başlık olabilecek bir hale gelmiş, şimdi fark ettim. Neyse s*ktir et.
Dediğim gibi, şöyle bi’ baktım biraz önce bloga “Ulan ne yazdım, nedir durum?” diye. Dertlerim derya olmuş.. Hem de saçma sapan dertlerim. Pardon dertlerim demek bile abartmak olur, ne derdi? Canım blogu mahvetmek istemiş sanırım biraz. O eğlenceli, tatlı egolu, hafif gıcık bi’ o kadar çekici benden eser kalmamış blogta. Hep çer çöp. O yüzden buna dur deme vakti geldi, ben mutluyken yazanlardandım, mutsuzluğumu sadece Beyazlarım bilirdi benim. Şimdi Beyazlarımı karalamıyor değilim elbet ama blogu da Beyaz sanmışım, b*k yemişim. Blogu bildiğiniz dert adı altında zırvalıklar götürüyor. Neyse işte, bla gla cula.. Uzar gider bu girişgah. Uzatmamak en doğrusu. Dert yok, blog üstünden birilerine ültimatom vermek, birilerine yürümek, eski sevgiliye çemkirmek, bakın bende kötüyüm takılmak yok şu saatten sonra… (1 ay sonra yeniden bakıcam yazılarıma ve böyle olmadığını görücem)
Neyse işte, eğlenceli günler, dertsiz tasasız hoş zamanlar geri dönsün canlar. Baby on board yeniden.. Şuraya da bi’ öpücük smisi çizelim.
Önceki yazım: Bir derdim var içimde.